İpek Auf

Şubat 2022, İstanbul Restoranları

“İstanbul restoranları yazısının sırası mı şimdi?” gibi düşünmüş olabilirsiniz. Ben de düşündüm… Gerçekten daha kötüsü olamaz heralde derken bambaşka bir kötülüğe uyandığımız günler yaşıyoruz. Kimsenin neşesi olmadı, giderek daha çok umutsuzlaşıyoruz. Küresel bir pandeminin sonlarına yaklaştığımız bu dönemde hayatımıza savaş konusu hızla giriş yaptı. Ekonomik kriz, her şeyin akıl almaz seviyelerde pahalılaşması… Günü kurtarmaya çalışmaktan iklim krizinden bile bahsedemez olduk. Belirsiz zamanlarda yaşıyoruz ve bu belirsizlikle baş etmek çok kolay değil.

Böyle günlerde böyle bir içerik hazırlamak ve paylaşmak konusunda içimde çokça çatışma yaşasam da kendime verdiğim sözü tutmaya karar verdim. Bu karmakarışık günlerde bir sofranın etrafında bir araya gelmek, sohbet etmek ve yeni deneyimler bana iyi geliyor.

Karşınızda Şubat 2022’de deneyimleme fırsatı bulduğum İstanbul restoranları…

Patina Bistro

Patina Bistro, Etiler’de oturanların düşünmeden gidebilecekleri keyifli ve lezzetli bir mekân. Her salı yaptığımız mahalle buluşmaları için aylardır aradığımız yer oldu bizim için. Her yediğimiz tabak gayet lezzetli, keyifliydi ve risksizdi. Özellikle çıtır pizzaları ve mücveri denemeye değer.

Aşkana Mantı

Aşkana Mantı konusunda beklentiyi çok arttırmak istemiyorum ama bence gerçekten çok başarılı. Hem çiğ böreği hem de mantısı kesinlikle denenmeli. Yoğurt tatlısı da şu an bunu okurken hayal ettiğinizin çok daha ötesinde bir tatlı olduğuna eminim. Gerçekten bir restoran tavsiyesinde bulunurken oldukça çekiniyorum ama burasını gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Aşkana Mantı ziyaretinizde yanınızda nakit bulundurmanızda fayda var.

Mabou

Uzun bir süredir listemde olan, son zamanlarda yeme-içme sektöründeki insanlardan sıkça duyduğum Mabou’ya sonunda gitme şansım oldu. Tatlı bir tesadüf ile çok uzun süredir görmediğim arkadaşlarım ile karşılaştık ve çok keyifli bir akşam geçirdik. Sohbetten yemeklere tam olarak konsantre olamadığımı söylemeliyim. Cem Ekşi’nin enerjisi, yaklaşımı ve tabakları her yerde alıştığımız tabakların dışında ve çok lezzetli. Benim için Mabou’yu özel kılan yaratıcılık, Alman ve Türk yemek kültürlerinin birleştiği tabaklar, geleneksel lezzetlerin güncel yorumları oldu. Gnocchi Cacio e Pepe özellikle aklımda kaldı. Mabou’ya mutlaka bir daha gitmek ve yemeklere daha fazla konsantre olmak istiyorum.

İnciraltı Meyhanesi

Burası çok tatlı ve menüsünde her şeyin fiyatı yazan keyifli bir meyhane. Neye ne kadar ödeyeceğini bilmek bu dönemde önemli bir avantaj. Yediğimiz her şey gayet lezzetliydi. Vedat Milor’un da rehberinde yer alan bu meyhanede üzülme olasılığı düşük.

Lale Lokantası

İstanbul restoranları deyince esnaf lokantalarından bahsetmemek olmaz. Rahmi Koç Müzesi’ne veya Hasköy’e yolunuz düşerse öğlen yemeği için ziyaret edebileceğiniz bir esnaf lokantası. Rahmi Bey’in de müdavimlerinden olduğu söyleniyor. Ne yiyeceğinize bir türlü kadar veremediyseniz döner her zaman güvenli bir seçenek olacaktır. İrmik helvası da çok güzeldi.

Noy

Noy sanıyorum benim İstanbul’da en sevdiğim 5 restoran arasında girer. Nişantaşı Foxy’nin yanı, Naomi’nin kardeş restoranı. İlk açıldığında Lian (Bu Kız Hep Aç) sayesinde haberim ve deneyimleme fırsatım olmuştu. O gün bugündür Noy gerçekten çok sıklıkla aklıma düşüyor. “Som tam” yani papaya salatası ve pad thai gerçekten hakkı verilerek yapılıyor. Yemeğin sonundaki tatlı ise tam benlikti ama herkese göre olmayabilir. “Bubble tea” ve Hindistancevizi severleri mutlu edeceğini düşündüğüm ezber bozan bir tatlı. Buzlu hindistancevizi sütü içerisinde tapiyoka taneleri ve mochinin dış hamurundan yapılan toplar var. Anlatınca güzel olmadı belki ama son derece zarif ve keyifli bir tatlı…

The Ordinary

The Ordinary, İstanbul’un en iyi hamburgercilerinden Zula’nın ve en keyifli mekanlarından Batard’ın yaratıcılarından. Açıldığı günden itibaren büyük ilgi gören ve çok hızla çok fazla kişiden duymaya başladığım The Ordinary uzunca bir süre daha popülerliğini koruyacağa benziyor. Fiyat/performansı şaşırtıcı derecede başarılı olan bu mekânda yediğimiz her şey gayet güzeldi. Bir daha gittiğimde “panna cotta” tercih etmeyebilirim. Kısaca The Ordinary, benim İstanbul restoranları listemde pizzanın ve makarnanın, alışılmışın dışında fiyat politikasının ve çok iyi servisin harika bir kesişimi olarak yerini aldı. Rezervasyon yaptırmakta fayda var.

Bonus: Yolk

Yolk, Etiler ve çevresinde oturanları son derece şanslı kılan bir taze makarna dükkanı. Glutenli glutensiz, yumurtalı yumurtasız, atalık buğday unlarıyla yapılmış çeşitli şekillerde bir çok seçenek var. Benim için asıl can alıcı kısmı hazır kavanozlanmış sosları ve aromalandırılmış tereyağları oldu. Pazar ve pazartesi kapalı olduğunu bilmekte fayda var. Henüz bu el yapımı makarnaların tadını Yolk’ta çıkaramıyoruz ama belki bir gün o da mümkün olur.

Afiyet olsun!